بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

مَا لَكُمْ كَيْفَ تَحْكُمُونَ ١٥٤

Ne oluyor size? (Buna) nasıl hükmediyorsunuz?

– Hasan Basri Çantay

أَفَلَا تَذَكَّرُونَ ١٥٥

Hiç de mi düşünmezsiniz?

– Hasan Basri Çantay

أَمْ لَكُمْ سُلْطَٰنٌ مُّبِينٌ ١٥٦

Yoksa (elinizde) açık bir hüccetiniz mi var?

– Hasan Basri Çantay

فَأْتُواْ بِكِتَٰبِكُمْ إِن كُنتُمْ صَٰدِقِينَ ١٥٧

Öyle ise, eğer (davanızda) doğru söyleyenlerseniz, getirin kitabınızı.

– Hasan Basri Çantay

وَجَعَلُواْ بَيْنَهُۥ وَبَيْنَ ٱلْجِنَّةِ نَسَبًاۚ وَلَقَدْ عَلِمَتِ ٱلْجِنَّةُ إِنَّهُمْ لَمُحْضَرُونَ ١٥٨

Bir de Onunla cinler arasında bir hısımlık uydurdular. Andolsun ki bizzat cinler dahi onların behemehal (cehenneme) ihzaaren getirileceklerini (pek iyi) bilmiş (ler) dir.

– Hasan Basri Çantay

سُبْحَٰنَ ٱللَّهِ عَمَّا يَصِفُونَ ١٥٩

Allah, onların isnâd edegeldiklerinden yücedir, münezzehdir.

– Hasan Basri Çantay

إِلَّا عِبَادَ ٱللَّهِ ٱلْمُخْلَصِينَ ١٦٠

Allahın ihlâsa erdirilmiş kulları bunlar gibi değil.

– Hasan Basri Çantay

فَإِنَّكُمْ وَمَا تَعْبُدُونَ ١٦١

Ne siz, ne de tapmakda olduklarınız,

– Hasan Basri Çantay

مَآ أَنتُمْ عَلَيْهِ بِفَٰتِنِينَ ١٦٢

Siz Onun aleyhinde (hiçbir ferdi) fitneye (ve fesada) sürükleyecek (bir kudretde) değilsinizdir.

– Hasan Basri Çantay

إِلَّا مَنْ هُوَ صَالِ ٱلْجَحِيمِ ١٦٣

Meğer ki kendisi cehenneme girecek kimse olsun.

– Hasan Basri Çantay

وَمَا مِنَّآ إِلَّا لَهُۥ مَقَامٌ مَّعْلُومٌ ١٦٤

Bizden kimse müstesna olmamak üzere her biri için ma'lûm birer makam vardır.

– Hasan Basri Çantay

AYARLAR
Okuyucu